Powered By Blogger

Çarşamba, Nisan 26, 2006

EFES-SELÇUK

Geçen Hafta seminer için gitmiş olduğum Kuşadasından geri dönerken yolumuz üzerinde bulunan Efes'e bir aralık uğramadan edemedik.

     
Birkaç fotoğraf çekeyim dedim fakat içeriye girince 93 poz resim çekmişim. Fazla birşey yazmaya gerek yok sizlerle paylaşayım dedim...

     
Efes'e giriş ücreti 10 YTL. Biletinizi girişte bulunan turnikelere otomatik olarak işlettikten sonra servi ağaçları arasında uzanan yolda ilerken ilk olarak sizleri sol tarafta Efes Antik Tiyatrosu karşılıyor. Tiyatroyu gezdikten sonra mermerden yapılmış yoldan ilerlerken sağ tarafta o zamandan kalma olduğu belirtilen ayak izini görüyorsunuz. Yol sonunda ise sağ tarafta (yukarıda sağ taraftaki resim) kütüphane binasını görürsünüz.

     

Yukarıdaki mermer yolun sütunlu tarafının arkasında Agora (pazar yeri) bulunmaktadır. Bu fotograf yolun sonundaki kütüphane binasının önündeki meydandan tiyatroya doğru çekildi.

     
Kütüphane binasının önündeki meydanda ilk kez yapılan kubbemsi yapı kalıntısı bulunmaktadır.
     
     

Yukarıda sağ taraftaki kapı Agora'ya giriş kapısı olup kütüphaneye bitişik ve ön tarafında bulunmaktadır.

     
Kütüphanenin tam karşısında bulunan Yedi Uyuyanlara doğru olan yolda sağ tarafta işlemeli kaldırımı olan yamaç evleri karşısında ise hamam ve çeşmeler bulunmaktadır. Yolun sonundaki meydanda çeşmeler, havuz ve ibadethane mevcuttur.
Bu arada seminer için konakladığımız Pine Bay'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Selçuk-Kuşadası arasında bulunan Kuşadasına 6 km uzaklıkta bulunmaktadır. Konaklama kısımları 2 çeşit. Bir tarafta otel şeklinde konaklama yerleri varken diğer tarafta bungalov şeklinde konaklama yerleri bulunmakta. 1 kapalı 1 açık havuzu bulunmakta. Konferans salonları, sauna, masaj salonları, spor salonu vb kısımları bulunan güzel bir yer.

Pazar, Nisan 02, 2006

HAFTA SONU

Bu hafta sonu bir hayli hareketli geçti. Cumartesi günü Kamberler Köyü yolu üzerinde birkaç hafta önce gördüğüm ve bir sıklık bakımına ihtiyaç gösteren Kızılçam ormanlarında plan yapmak üzere deneme alanı almaya gittik. Hem bölmeleri hem de yeni yerleri görme bir yandan da mevcut orman yollarının alt yapı isteyen kısımlarını tespit ettik. Önce tüm sahayı temsil edebilecek bir deneme noktası bulabilmek için yolda araçtan inip orman içerisinde dolaşmaya başladık. Bu arada şoförümüze bizi ileriye gidip beklemesini istedik. Biraz dolaştıktan sonra bölmelerin iki ayrı yapıda olduğu yani sıklık ve ilk aralama çağında olduklarını tespitten sonra deneme alanlarında mevcut ve çıkabilecek ağaçları belirlemeye başladık. Tabi ki deneme alanlarımızda ağaçların çapları, boyları, deneme alanımızın denizden yüksekliği, koordinatı, meşcere yapısı ve bakısı gibi gerekli bazı verileri tespit edip kaydettik. İzmir'de aslını söylemek gerekirse bu denli ormanların olduğunu söyleselerdi görmediğim için inanmazdım. İzmir'e şöyle denizden baktığınız zaman çıplak dağlardan başka birşey görmüyor insan. Fakat o çıplak dağların ardında çok şahane ormanlar varmış. Deneme alanlarımızı alma işlemlerini bitirdikten sonra aracımızın yanına gittik. Araca varınca şoförümüz kahvaltı yapmadan çıktığından dolayı açıktığını söyledi. Peki o zaman köye bir uğrayalım bizde birer yorgunluk çayı içeriz dedim. Kamberler Köyüne vardık ve kahvede hem birer yorgunluk çayımızı içtik, hem köylüyle biraz sohbet ettik hem de köyde satılan simitlerden alıp biraz atıştırdık. Daha sonra orman yollarını ve bölmeleri gezmeye devam ettik. Yolun sonuna ve deneme alanı aldığımız sahanın en üstüne ulaştık. Bir kaç poz resim aldıktan sonra yukarıda bulunan Kandil Dağına doğru çıkmaya karar verdim. Yol sonunu GPS'ime koordinat olarak işaretledim ve yukarıda kızılçamın üzerinde uzanan meşe ormanı ve daha yukarıdaki kayalara doğru yol aldım. Fakat bir miktar tırmanmadan sonra bu işin aşağıdan göründüğü gibi olmadığını anladım. Ama bir kere bu işi kafaya koymuştum. Yavaş yavaş tırmanışımı sürdürdüm ve sonunda meşelik sahaya geldim. Şöyle madem buraya kadar çıktım. Bir kaç poz alayım dedim. Eee şunun şurasında zirveye ne kaldı ki çıkılır diye aklımdan geçiriyordum ki ormancılar biraz zaman geçince başıma bir iş mi geldi diye meraklanmışlar ve aramaya başladıklarını yukarıdan gördüm. Onlara biraz daha gecikeceğimi söyleyecektim fakat telsizimi arabada unuttuğum ve cebin çekmediği bir bölgede olduğum için geziye nokta koyup hızla sesimi duyuracak bir yere inmeye başladım. Sesimizi duyurduk ama başladığım noktaya da GPS' e göre 54 metre kalmıştı. Madem bu kadar indim geri çıkmakta zor artık dönelim dedim. Zaten bir haylide yorulmuştuk. Orman yollarını dolaşarak ve koruma yaparak akşamı yaptık. Armutludan biraz çıkıp Ören' e doğru hareket edince yol boyu kirazlıklar ve zeytinliklerle dolu. Daha 1 hafta bile olmadıydı kirazlar çiçek açalı ama yapraklana kalmışlar.

Zeytinliklerde sürüm işleri ve budama işleri tam hızla devam ediyor. Henüz sürülmemiş zeytinliklerse papatya bahçesine dönüşmüş durumdalar.

Kemalpaşa ovasının kuzey tarafında Manisa'nın Spil dağı görülmekte.

     

Armutlu Şefliği ile Karabel Şefliği arasında sınır olan Mahmutdağı'nın (solda) Armutlu'dan görünüşü; 2006 yılında tabi tensile alınmış 39 nolu bölmenin Ören yolundan görünüşü (sağda).